İlk Çağ Yunan inanışında Tanrı'nın insan şeklinde algılanması esastır. Yunanlılar hemen bütün doğa varlıklarını ve güçlerini birer tanrı olarak kabul ederlerdi. Mitolojilerde, sözgelimi kozmogoni (evrenin yaratılışı)'ler-de, aynı anlayış çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Homcros IHada ve Odysseia'da, bir anlamda da Hesiodos'un Thcogonia (Tannlann doğuşu) ve Efga kai hemera (İşler ve Gün/er) adlı epik şiirlerinde bu anlayışı sergilerler. Gerek Yunanlıların, gerekse Homeros, Hesio-dos gibi yazarların antropomorfist anlayışına İyonyalı şair ve filozof Ksenophanes (M.Ö. yaklaşık 580-500) karşı çıkarak Teklanrı (vahdaniyet) inanışını savunacaktır.
Başka deyişle antropomorfizm, tabial-üstü varlıklarla ilgili İnançların bir parçasıdır. O, le-rimin tcolojik ve edebi kullanımlarından şu bakımdan ayrılma eğilimindedir: Antropor-morfizmin başlıca vurgusu (tanrıcı) (teistik) inançlar üzerinde odaklanmaz, aynı zamanda, herşeyi ruhlarla ilişkili olarak algılayan aninıistik inançları da içerir. İlk Çağ Yunan İnanışında Tanrı'nın insan
şeklinde algılanması esastır. Yunanlılar hemen bütün doğa varlıklarını ve güçlerini birer tanrı olarak kabul ederlerdi. Mitolojilerde, sözgelimi kozmogoni (evrenin yaratılışı)'ler-de, aynı anlayış çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Homeros İlİada ve Odysseia'ûa, bir anlamda da Hesiodos'un Theogonia (Tannlann doğuşu) ve Erga kai hanem (İşler ve Günler) adlı epik şiirlerinde bu anlayışı sergilerler. Gerek Yunanlıların, gerekse Homeros, Hesio-dos gibi yazarların antropomorfist anlayışına İyonyalı şair ve filozof Ksenophanes (M.Ö. yaklaşık 580-500) karşı çıkarak Tcktanrı (vahdaniyet) inanışını savıınacakiır.
Baba, Oğul ve Kutsal Rulı unsurlarından oluşan Hıristiyanların teslis inancı antropo-r morfist bir mahiyet ve nitelik taşır. Orta Çağ Skolastik felsefesinde teslisin açıklanması hususunda ortaya çıkan yoğun felsefi tartışmalar üçleme'nin yanında, bunun açıklanmasında başvurulan tecessüd (incarnaiioıı) görüşü de Tanrının insan biçiminde veya niteliklerinde kavranıldığı sonucuna götürür.
Yaygın olmamakla, etkisi kısıtlı ve belli bir zamanla sınırlı kalmakla beraber Kıtr'ân ve hadislerin bildirdiği bazı esasları (sözgelimi mü-teşabih ayetler gibi), yanlış yorumlayanlar olmuştur, bunlara Müccssime veya Mübcşşihe denilir. Onlara göre, Allah'ın "el"İnden, "yüz'Tınden "arş"ın üzerinde oturduğundan sö-zedilcbilir. Ancak İslâm'ın itikadi esaslarına İlişkin nasslarının sıkı, titiz, ciddi ve İslâm'ın ruhuna uygun yorumların ortaya çıkışıyla birlikte "Müccssime", "Müşebbihc" gibi görüşlerin itibar görmediği ve unutuldukları söylenmelidir.
Demek oluyor ki, antropomorfizm,Tcktanrı-cı ve Çoktanncı mitolojik ve felsefe temelli Tanrı anlayışlarında ortaya çıkabilmektedir. Tektanrıcı Yahudilik ve Hıristiyanlık başlangıçta böyle olmamalarına rağmen, daha sonra antropomorfik bir Tanrı inanışına saplanmışlardır. Vahdaniyet esasına dayalı Allah inanışının bugün için İslam'dan başka bir dinde korunduğu naşı] söylenemezse, aynı şekilde antropomorfik, Tanrı anlayışından münezzeh kaldığı da belirtilmelidir. Antropomorfizm'in karşıtı, İnsanın 'Tanrı suretinde" olduğu inancını savunan tcomorfizmdir.
(SBA)
Bk.Animizm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.